Pelin Ceviz
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde partisi AK Parti'nin seçim kampanyası kapsamında yaptığı bir konuşmada yanlışlıkla ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na oy istedi. Erdoğan'ın bu hatası, sosyal medyada günlerce konuşuldu ve tartışıldı.
14 Mayıs tarihinin "Kadına Şiddetin Yanında Olanlara Ders Verme Günü" olarak anılması gerektiğini savunan Erdoğan, konuşmasında "14 Mart'ta seçim yapacağız, sizden de bu noktada bekliyoruz" diyerek Kılıçdaroğlu'na oy istedi. Ancak tarih hatası yapan Erdoğan, olayların ardından sosyal medyada eleştirilere maruz kaldı.
Erdoğan'ın yaptığı yanlışlık, Türkiye'nin kadına şiddet konusunda ne kadar hassas olduğunu da bir kez daha gösterdi. Çünkü ülkemizde her gün yüzlerce kadın, fiziksel ya da psikolojik şiddetin, tacizin, cinayetin ve tecavüzün mağduru oluyor. Bu konuda kamuoyu vicdanının, devletin ve siyasetçilerin duyarlılığı oldukça önem taşıyor.
14 Mayıs tarihi ise, 2020 yılında İstanbul Sözleşmesi'nin öngördüğü tedbirlerin alınması için başlatılan #KadınaŞiddetedeSonYok kampanyası çerçevesinde "Kadına Şiddetin Yanında Olanlara Ders Verme Günü" olarak belirlendi. Bu tarih, kadınlarımızın fiziksel ya da psikolojik şiddete uğradığında onların yanında olmak, seslerini duyurmak ve dayanışma göstermek adına önemli bir tarih olarak kabul ediliyor.
Ancak Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadele oldukça zorlu bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. İstanbul Sözleşmesi'nin bütünüyle uygulamaya konulamaması, kadınların yaşadıkları mağduriyetleri gidermekte yetersiz kalınması, toplumda yaşanan cinsiyetçi, ayrımcı ve şiddet yanlısı söylemler ve bunlara yönelik yasal düzenlemelerin yeterli olmaması, kadınların güçsüzleştirilmesinde etkin oluyor.
Bu nedenle, devletin, siyasetçilerin ve kamuoyunun kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda daha da duyarlı olması, kadınların haklarını savunmak ve mücadelelerine destek vermek büyük önem taşıyor. Bu konuda hedefimiz, kadınların eşitlikçi ve özgür bir yaşam sürebilmeleri için gerekli olan yasal, toplumsal ve siyasal mücadeleyi verebilmek.
Sonuç olarak, Erdoğan'ın yanlışlıkla Kılıçdaroğlu'na oy istemesi, Türkiye'nin kadına yönelik şiddet konusunda göstermesi gereken duyarlılığın bir kez daha hatırlanmasına vesile oldu. Bu nedenle, kadın haklarına saygı duyan, şiddete karşı tavır alabilen ve kadınların eşitliği için mücadele eden bir ülke olmak için var gücümüzle çalışmalıyız.
